29 Temmuz 2014 Salı

Kitap Yorumu: Melez Sözleşmeleri #1 - Melez | Jennifer L. Armentrout

Dün aldığım Melez'i çok merak ettiğimi söylemiştim ve hemen okuyup bitirdim. Şöyle söyleyeyim, eğer siz de benim gibi Melez Sözleşmeleri için geciktiyseniz, biraz daha gecikmeyin ve alıp okuyun.
Kitap bittikten sonra gerçek dünyaya dönmenin yarattığı boşluk etkisi hala üzerimde.

Kitabın çevirisini kimin yaptığını bilmiyorum ama ciddi şekilde göze çarpan çeviri hataları veya çevirmenin tercihinden dolayı çok gözüme batan kusurlar vardı. Ve de bol bol yazım hatası da vardı, özellikle açılmadan kapanan tırnak işaretleri. :)

Yine de tabi ki bu kitabı kötü bir kitap yapmıyordu. Yunan mitolojisinin ögelerini içeren kitap gerçekten etkileyiciydi.

"Orjinal yarı tanrılar, Herkül ve Perseus'la birlikte ölmeden önce, ancak ve ancak Yunanların yapabileceği bir şekilde birbirlerine karışmışlardı. Bu birlikteliklerden Hematoi adındaki safkanlar ortaya çıkmıştı; bunlar son derece güçlü bir ırktı. Dört elementi iradeleriyle kontrol edebiliyor, saf gücü manipüle ederek sihirlere ve ikna büyülerine dönüştürebiliyorlardı." (syf.12)

Bir safkan ile bir ölümlü insanın birlikteliği ile de ortaya melezler çıkıyordu. Melezlerin elementler üzerinde kontrolü yoktu fakat güç ve hız olarak safkanlar ile eşittiler. Ekstra olarak, iblislerin kullandığı element büyülerinin ardındakileri görebiliyorlardı.

İblisler melez ve safkanların kanındaki eter ile hayatta kalıyorlardı ve öldürmek onlar için kolay bir şeydi. Üstelik onların öldürülmesi ancak titanyum ile mümkündü. (Titanyum'un adı Titanlardan geliyor)  Ölmeleri zor, ve eğitimsiz bir melez ya da safkanı, -ki kanındaki eter fazlalığından dolayı safkanları tercih ederler-  öldürmeleri kolaydı. Bu da iblisleri direkt olarak safkan ve melezlerin düşmanı yapıyordu fakat bugüne kadar kimse onlardan birini yakalayıp sorgulamakla uğraşmadığı için tam olarak ne istediklerini kimse bilmiyordu. 

Alexandria, ama kendisine Alex demenizi ister, Akit'te okuyan melezlerden biridir ve melezlerin en başarılılarından biridir. Fakat bir gün safkan olan annesi ona hiçbir açıklama yapmadan onu okuldan alır ve ölümlü dünyada yaşamaya başlarlar. Bu süre boyunca Alex bunun sebebini merak etse de annesi ona hiçbir şey anlatmaz ve Alex de çok fazla sorgulamaz ve Akit'e hiçbir şey bildirmez.

Bundan üç yıl sonra Alex'in annesi iblisler tarafından kurutulup öldürülür ve annesinin de böyle bir şey olması durumunda yapmasını söylediği gibi Alex kaçar ama Akit tarafından bulunup okula yeniden götürülür. Okulun dekanı, Alex'in dayısı Marcus katı biridir ve ilk başta, Alex'in üç yıl önceki disiplinsiz davranışlarını göz önünde bulundurarak onu okula kabul etmeyip, onun safkanlara köle olacağını söyler ama Avcı Aiden ve diğer iki avcı tarafından, Marcus, Alex'in gelecek vaad eden bir öğrenci olduğuna ikna edilir.
Şimdi Alex'in okula dönmek için bir şansı vardır. Kısa süre içinde safkan Avcı olan Aiden ile çalışıp sınıf arkadaşları ile arasındaki açığı kapatmalıdır. Üstelik Alex de gücü ve içindeki iblis nefretiyle, bir Avcı olmaya karar vermiştir.

Aiden, bir safkandır ve yıllar önce ailesinin  iblisler tarafından öldürülmesinden sonra Aiden, amacı iblisleri yok etmek olan Avcı'lardan biri olur. Aiden güçlü ve hızlıdır, üstelik bundan üç yıl önce bile Alex Aiden'ı fark edip ona yasak bir hayranlık beslemeye başlamıştır ama bu çok yanlıştır,

çünkü safkanların ve melezlerin ilişkisi yıllardan beri yasaktır! 

Aiden ile Alex beraber çalışmaya başlarlar ve bu süreçte Alex, annesinin yıllar önce onu neden okuldan çekip aldığını ve neden ölümlülerle beraber yaşamaya başladıklarını merak ediyordur ve sorgulamaya başlar. Hiç haz etmediği bir kız olan Lea'nın söyledikleri Alex'in bu merakını arttırır ve kâhin kadının da anlattıklarıyla birleşince Alex dolaylı yollarla, kendisini annesinin ölümünden sorumlu tutmaya başlar.

Apollyon'un ortaya çıkmasıyla her şey çok daha karmaşık bir hal alır. Alex Aiden'a beslediği duyguları, annesinin ölümünü, Apollyon Seth geldikten sonra yaşanan tuhaf olayları kaldırmakta zorlansa da mücadele ediyordur. Bunların başına büyük bela açacağını bile bile.

Kitabın diğer sevdiğim yanlarından biri de on yedi yaşındaki Alex'in diğer kitaplardaki on yedi yaşındaki kızların yaptığı ergenliklere çok az örnek sergilemesi oldu. Yirmi yaşındaki Aiden da, on yedi yaşındaki Alex de ve diğer çoğu karakter olgundular. Üstelik hepsinin de sevilecek bir yanları kesinlikle vardı.

Eğer okumadıysanız okuyun ve bunun bir yasak aşk hikayesi olduğunu falan düşünmeyin, ilerleyen kitaplarda  iyice büyüyeceğine emin olduğum bir fantastik dünyanın içine dalıyorsunuz.

Kitap boyunca gelecek sayfalarda neler olacağı çok rahat tahmin ediliyordu bence ama yine de kitap okudukça heyecanı artan ve merakı da arttıran bir kitaptı. Ve burada yazdıklarımdan çok daha dolu doluydu tabii ki. En yakın zamanda serinin diğer kitaplarının tamamını alacağım.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder